00:00:00
SEN KAZANDIN!
Sonraki
+ - Puanlar
| Zaman harcamak | Tarih |
+ Arama Kuralları
- Sözlük
- akçeKüçük gümüş para.
- alanDüz, açık ve geniş yer.
- amaçElde edilmesi gereken, ulaşılmak istenilen sonuç.
- anyonNegatif elektrikle yüklü iyon.
- arzuistek.
- büyükşehirMerkezî idarenin vali yönetimindeki şehirlerinden yetmiş beş binin üzerinde nüfusu ve belli bir büyüklükte ticareti olanı.
- ederfiyat.
- eşlikEş olma durumu.
- fabrikaİşlenmemiş veya yarı işlenmiş maddelerin makine, araç vb. ile işlenerek tüketime hazır duruma getirildiği sanayi kuruluşu.
- fenakötü.
- fileYün, pamuk vb. ipliklerden düğümlerle oluşmuş ağ.
- filoBir arada ve bir komuta altında bulunan savaş gemilerinin veya uçaklarının bütünü.
- göçütoprak kayması.
- hanebir bütünü oluşturan bölümlerden her biri.
- heleözellikle.
- hızlandırmakHız verilmek, hızı artırılmak.
- idareYönetme, çekip çevirme.
- idrakanlayış.
- iletiYazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi.
- karboksilOrganik asit grubunda bulunan -COOH formülündeki tek değerli kökler.
- kazmakHerhangi bir araçla toprağı açmak, oymak.
- kravatBir ucu ince, diğer ucu daha geniş, gömlek yakasının altından geçirilerek önde üçgen biçiminde bağlanan, özel kumaştan yapılan giysi aksesuarı.
- kültürTarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü.
- kızamıkGenellikle küçük yaşlarda görülen, kuluçka dönemi bir iki hafta süren, bulaşıcı, ateşli, ufak kızıl lekeler döktüren hastalık.
- levhaBir yere asılmak için yazılmış yazı.
- limitsınır.
- mezeİçki içilirken yenilen yiyecek.
- odakBir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların bir mercekten geçtikten veya çukur bir aynadan yansıdıktan sonra toplandığı yer.
- olmuşOlgunlaşmış, ergin.
- oysakioysa.
- sömürgeBir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik veya siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke.
- sıkıcaSıkı bir biçimde.
- tabanAyağın alt yüzü.
- takozBir eşyanın altına yerinden oynamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama.
- uzayGök cisimleri de dâhil olmak üzere bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk.
- uçakKanatlarının altındaki havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı.
- yaklaşımYaklaşmak işi.
- yayaYürüyerek giden kimse.
- çadırKeçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak.
- örtüÖrtmek için kullanılan şey.
- şöyleŞunun gibi, şuna benzer biçimde.