00:00:00
SEN KAZANDIN!
Sonraki
+ - Puanlar
| Zaman harcamak | Tarih |
+ Arama Kuralları
- Sözlük
- adalekas.
- akutiveğen.
- alçakYerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı.
- azizermiş.
- dizeŞiirin satırlarından her biri.
- eczacılık fakültesinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse.
- entelektüelaydın.
- esasBir şeyin özünü oluşturan ana öge.
- etkinlikEtkin olma durumu.
- eylülYılın dokuzuncu ayı.
- fahişeToplumda cinsel ilişki açısından geçerli olan ahlak kurallarına uymayan kadın.
- faniİnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.
- fiyatAlım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri.
- gereksinimEksikliği duyulan şey.
- gericiToplumda çağdaş değerlere ve yeniliklere önem vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen veya eski düzeni yaşamaya çalışan (kimse veya görüş).
- gücündara dar.
- gıdabesin.
- hissepay.
- inekDişi sığır.
- inmekYüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek.
- kalınCisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı.
- karıncaZar kanatlılardan, toplu olarak yaşayan, yuvaları toprağın altında olan ve birçok türü bulunan böceklerin genel adı (Formica).
- kulaçGerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık.
- molaYorgunluğu gidermek için duraklama.
- naifSaf, deneyimsiz.
- oltuErzurum iline bağlı ilçelerden biri.
- postaBir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü.
- restore"Eski ve değerli bir yapıyı onarıp eski durumuna getirmek" anlamındaki restore etmek birleşik fiilinde geçen bir söz.
- revize"Düzeltmek, yenilemek" anlamındaki revize etmek birleşik fiilinde geçen bir söz.
- sayısalSayı ile ilgili, sayı temeline dayanan.
- sirkCambazların ve eğitilmiş hayvanların gösteri yaptıkları, genellikle kapalı yer.
- temsilcilikHak ve görev bakımından birinin veya bir topluluğun adına davranma görevi.
- tersaneGemi yapılan yer.
- topikTahin, nohut, patates ve soğanla yapılan meze.
- tutumTutulan yol, tavır.
- yedinciYedi sayısının sıra sıfatı, sırada altıncıdan sonra gelen.
- ödemekBir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek.
- üniteBirlik, birleşmiş olma durumu.
- ürünDoğadan elde edilen, üretilen yararlı şey.