00:00:00
SEN KAZANDIN!
Sonraki
+ - Puanlar
| Zaman harcamak | Tarih |
+ Arama Kuralları
- Sözlük
- alanDüz, açık ve geniş yer.
- alegoriBir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme.
- arızaaksaklık.
- atçılıkAtçının yaptığı iş.
- beriKonuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı belirten bir söz, öte karşıtı.
- ebruKâğıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs.
- folyokâğıdı.
- gazeteciGazete yayımlayan kimse.
- imamCemaatle kılınan namazlarda en önde duran ve namaz kılınırken kendisine uyulan kimse.
- kanaGeminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler.
- körfezKaranın içine sokulmuş deniz parçası.
- metaformecaz.
- molaYorgunluğu gidermek için duraklama.
- motifYan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri.
- nadirAz bulunur.
- nefessoluk.
- ocakAteş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer.
- oysaAralarında karşıtlık, aykırılık bulunan iki cümleyi “tersine olarak, aksine” anlamlarıyla birbirine bağlayan bir söz.
- parlakParlayan, ışıldayan, pırıltılı olan.
- postaBir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü.
- rotaBir gemi veya uçağın gidiş yönü, izleyeceği yol.
- soloBir müzik parçasının bir kişi tarafından söylenmesi veya çalınması.
- sonsuzlukSonsuz olma durumu.
- sopaKalın değnek.
- ultraviyolemorötesi.
- usulKökler, asıllar.
- utangaçBir topluluk içinde gereken güven ve cesareti kendinde bulamayan, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan.
- ödünçİleride geri verilmek veya alınmak şartıyla alınan veya verilen (şey).