00:00:00
SEN KAZANDIN!
Sonraki
+ - Puanlar
| Zaman harcamak | Tarih |
+ Arama Kuralları
- Sözlük
- aktinitAktinyum, toryum, protaktinyum, tulyum, plütonyum, amerikyum, küriyum ve berkelyum radyoaktif elementlerinin ortak adı.
- artçıGeçmiş bir sanat veya edebiyat çığırını sürdüren sanatçı veya hareket.
- asaletsoyluluk.
- cerrahAmeliyat yapan uzman hekim.
- diyeAdında.
- doğrusalÇizgiyle ilgili olan.
- engellemekBir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek.
- erişmekVarılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak.
- esasBir şeyin özünü oluşturan ana öge.
- eskiÇoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan.
- etekBedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi.
- eğriDoğru veya düz olmayan, düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, çarpık olan.
- giysiHer türlü giyim eşyası.
- grevİsteklerini işverene kabul ettirmek için işçilerin, hep birden işlerini hep birden bırakması.
- gömütmezar.
- güyasözde.
- hicivyergi.
- hissedarBir ortaklık veya mal üzerinde payı olan kimse.
- ikinciİki sayısının sıra sıfatı.
- ilkeTemel düşünce, temel inanç.
- inekDişi sığır.
- kamuHalk hizmeti gören devlet organlarının tümü.
- kayakKar, su veya çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç.
- lastikAyakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç.
- magmatikMagma ile ilgili.
- mescitGenellikle minaresiz, küçük cami.
- mihenktaşı.
- nikelAtom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni).
- nöbetSıra ile belirli süre bir yeri bekleme işi.
- oniksbalgam taşı.
- orantılıAralarında orantı bulunan.
- ormanAğaçlarla örtülü geniş alan.
- otsuOt gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki).
- oysaAralarında karşıtlık, aykırılık bulunan iki cümleyi “tersine olarak, aksine” anlamlarıyla birbirine bağlayan bir söz.
- renkCisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum.
- sevkGönderme, götürme.
- seyretmekBir şeyin durumunu, oluşumunu gözlemek, bakmak.
- sikkemadenî para.
- sporBedeni geliştirmek amacıyla belirli kurallara göre kişisel veya toplu olarak gerçekleştirilen hareketlerin tümü.
- sıkçaOldukça sık.
- taneHerhangi bir sayıda olan şey.
- tarifeFiyat gösteren çizelge.
- telakkianlayış.
- temekAhırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik.
- tetikAteşli silahlarda ateşlemeyi sağlamak için çekilen küçük parça.
- türbeGenellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı.
- uterusdöl yatağı.
- öğütBir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz.
- üçerÜç sayısının üleştirme sayı sıfatı.
- şeyhTarikat kurucusu, bir tarikatta en yüksek dereceye ulaşmış olan kimse.